Artwork

Treść dostarczona przez Kerem Önder. Cała zawartość podcastów, w tym odcinki, grafika i opisy podcastów, jest przesyłana i udostępniana bezpośrednio przez Kerem Önder lub jego partnera na platformie podcastów. Jeśli uważasz, że ktoś wykorzystuje Twoje dzieło chronione prawem autorskim bez Twojej zgody, możesz postępować zgodnie z procedurą opisaną tutaj https://pl.player.fm/legal.
Player FM - aplikacja do podcastów
Przejdź do trybu offline z Player FM !

Rüyalarla hocasına kibirlenen talebe! - 107. Mektup / Kerem Önder

49:20
 
Udostępnij
 

Manage episode 385748786 series 3233853
Treść dostarczona przez Kerem Önder. Cała zawartość podcastów, w tym odcinki, grafika i opisy podcastów, jest przesyłana i udostępniana bezpośrednio przez Kerem Önder lub jego partnera na platformie podcastów. Jeśli uważasz, że ktoś wykorzystuje Twoje dzieło chronione prawem autorskim bez Twojej zgody, możesz postępować zgodnie z procedurą opisaną tutaj https://pl.player.fm/legal.

“Hak sübhânehu ve teâlâ, Evliyâya inanmakla ve bu yüksek insanları sevmekle, hepimizi şereflendirsin! İçinde birkaç süâl bulunan mektûbunuz geldi. Denemek ve üzmek için yapılan süâl, cevâb vermeğe değmez ise de, belki fâideli olur düşüncesi ile cevâb veriyorum. Birisi anlamazsa da, anlayanlar çok şey öğrenir. Süâl: Eskiden gelmiş geçmiş Velîlerde çok kerâmetler, hârikalar hâsıl olmuşdu. Zemânımızdaki büyüklerde ise az görülmekdedir. Bunun sebebi nedir? diyorsunuz. Cevâb: Bu süâli sormanız, zemânımız büyüklerinde hârikalar az görülüyor diyerek bunları küçültmek düşüncesi ile oldu ise, şeytânın aldatmasından Allahü teâlâya sığınırız. Sözün gelişinden düşüncenizin öyle olduğu anlaşılıyor. Şeytânın şerrinden Allahü teâlâya sığınınız! Velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerâmetlerin meydâna gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” mu’cize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, kerâmet görülmüşdür. Kerâmet göstermeyen Velî pek azdır. Bir Velîden, çok kerâmet meydâna gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya dahâ yakîn olmalarına bağlıdır. Dahâ yakîn olan bir Velî, pekaz kerâmet sâhibi olabilir. Allahü teâlâdan dahâ uzak olan bir Velî, dahâ çok kerâmet, hârika gösterebilir. Bu ümmetin sonradan gelen Evliyâsında, o kadar çok kerâmetleri olanlar görülmüşdür ki, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim” hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydâna gelmemişdir. Hâlbuki, Evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin “radıyallahü anh” derecesine yetişemez. Görülüyor ki, Evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlıyabilmek için, kerâmetlerine, hârikalarına bakmak, câhillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve Velîlerin feyz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayâllerine uyanlar, kavuşamaz. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” birşey sormadan inanıverdi. Ebû Cehlde bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mu’cizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak se’âdeti ile şereflenemedi. Sûre-i En’amda, (Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zemân, terbiyesizlik yapar, kalbini incitirler ve bu Kur’ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler) meâlindeki âyet-i kerîme, böyle tâlihsizleri bildirmekdedir. Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânına yakîn zemânlardaki Evliyânın, az kerâmet gösterdiğini, bütün ömrlerinde üç-beş hârikadan başka görülmediğini söyledik. Cüneyd-i Bağdâdînin on kerâmeti bile işitilmemişdir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mu’cize verdiğini bildirmekdedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve Evliyâdan her sâatde, hârikalar meydâna gelmekdedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmekdedir. Fârisî mısra tercemesi: Kör göremezse, güneşin kabâhati ne? Süâl: Temiz olan tâliblerin, keşf ve müşâhede etdikleri şeylere, şeytân birşey karışdırabilir mi? Karışdırabilirse, bunu ayırd etmek nasıl olur? Karışdıramaz ise, keşf ve ilhâm ile elde edilen bilgilerin, bazısının yanlış olması nedendir? Cevâb: Herşeyi doğru olarak ancak Allahü teâlâ bilir. Bilgisini şeytânın karışdırmadığı kimse yokdur. Peygamberlere bile karışabileceği hâlde, Evliyâya karışmaz olur mu? Nerde kaldı ki, acemi tâliblere karışmasın. Şu kadar var ki, Peygamberlere “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” şeytânın karışdırdığı, haber verilir ve yanlış doğrudan ayırd olunur. Nitekim Hâc sûresinde, “Biz senden önce hiçbir resul ve nebî göndermedik ki o, vahyedilenleri okuduğu zaman şeytan okuduklarına bir şey karıştırmış olmasın. Ancak Allah şeytanın karıştırdıklarını iptal eder, kendi âyetlerini de sağlamlaştırır.” (Hac 52) âyeti kerimesi bunu beyân etmekdedir.

  continue reading

496 odcinków

Artwork
iconUdostępnij
 
Manage episode 385748786 series 3233853
Treść dostarczona przez Kerem Önder. Cała zawartość podcastów, w tym odcinki, grafika i opisy podcastów, jest przesyłana i udostępniana bezpośrednio przez Kerem Önder lub jego partnera na platformie podcastów. Jeśli uważasz, że ktoś wykorzystuje Twoje dzieło chronione prawem autorskim bez Twojej zgody, możesz postępować zgodnie z procedurą opisaną tutaj https://pl.player.fm/legal.

“Hak sübhânehu ve teâlâ, Evliyâya inanmakla ve bu yüksek insanları sevmekle, hepimizi şereflendirsin! İçinde birkaç süâl bulunan mektûbunuz geldi. Denemek ve üzmek için yapılan süâl, cevâb vermeğe değmez ise de, belki fâideli olur düşüncesi ile cevâb veriyorum. Birisi anlamazsa da, anlayanlar çok şey öğrenir. Süâl: Eskiden gelmiş geçmiş Velîlerde çok kerâmetler, hârikalar hâsıl olmuşdu. Zemânımızdaki büyüklerde ise az görülmekdedir. Bunun sebebi nedir? diyorsunuz. Cevâb: Bu süâli sormanız, zemânımız büyüklerinde hârikalar az görülüyor diyerek bunları küçültmek düşüncesi ile oldu ise, şeytânın aldatmasından Allahü teâlâya sığınırız. Sözün gelişinden düşüncenizin öyle olduğu anlaşılıyor. Şeytânın şerrinden Allahü teâlâya sığınınız! Velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerâmetlerin meydâna gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” mu’cize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, kerâmet görülmüşdür. Kerâmet göstermeyen Velî pek azdır. Bir Velîden, çok kerâmet meydâna gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya dahâ yakîn olmalarına bağlıdır. Dahâ yakîn olan bir Velî, pekaz kerâmet sâhibi olabilir. Allahü teâlâdan dahâ uzak olan bir Velî, dahâ çok kerâmet, hârika gösterebilir. Bu ümmetin sonradan gelen Evliyâsında, o kadar çok kerâmetleri olanlar görülmüşdür ki, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim” hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydâna gelmemişdir. Hâlbuki, Evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin “radıyallahü anh” derecesine yetişemez. Görülüyor ki, Evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlıyabilmek için, kerâmetlerine, hârikalarına bakmak, câhillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve Velîlerin feyz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayâllerine uyanlar, kavuşamaz. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” birşey sormadan inanıverdi. Ebû Cehlde bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mu’cizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak se’âdeti ile şereflenemedi. Sûre-i En’amda, (Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zemân, terbiyesizlik yapar, kalbini incitirler ve bu Kur’ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler) meâlindeki âyet-i kerîme, böyle tâlihsizleri bildirmekdedir. Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânına yakîn zemânlardaki Evliyânın, az kerâmet gösterdiğini, bütün ömrlerinde üç-beş hârikadan başka görülmediğini söyledik. Cüneyd-i Bağdâdînin on kerâmeti bile işitilmemişdir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mu’cize verdiğini bildirmekdedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve Evliyâdan her sâatde, hârikalar meydâna gelmekdedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmekdedir. Fârisî mısra tercemesi: Kör göremezse, güneşin kabâhati ne? Süâl: Temiz olan tâliblerin, keşf ve müşâhede etdikleri şeylere, şeytân birşey karışdırabilir mi? Karışdırabilirse, bunu ayırd etmek nasıl olur? Karışdıramaz ise, keşf ve ilhâm ile elde edilen bilgilerin, bazısının yanlış olması nedendir? Cevâb: Herşeyi doğru olarak ancak Allahü teâlâ bilir. Bilgisini şeytânın karışdırmadığı kimse yokdur. Peygamberlere bile karışabileceği hâlde, Evliyâya karışmaz olur mu? Nerde kaldı ki, acemi tâliblere karışmasın. Şu kadar var ki, Peygamberlere “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” şeytânın karışdırdığı, haber verilir ve yanlış doğrudan ayırd olunur. Nitekim Hâc sûresinde, “Biz senden önce hiçbir resul ve nebî göndermedik ki o, vahyedilenleri okuduğu zaman şeytan okuduklarına bir şey karıştırmış olmasın. Ancak Allah şeytanın karıştırdıklarını iptal eder, kendi âyetlerini de sağlamlaştırır.” (Hac 52) âyeti kerimesi bunu beyân etmekdedir.

  continue reading

496 odcinków

Wszystkie odcinki

×
 
Loading …

Zapraszamy w Player FM

Odtwarzacz FM skanuje sieć w poszukiwaniu wysokiej jakości podcastów, abyś mógł się nią cieszyć już teraz. To najlepsza aplikacja do podcastów, działająca na Androidzie, iPhonie i Internecie. Zarejestruj się, aby zsynchronizować subskrypcje na różnych urządzeniach.

 

Skrócona instrukcja obsługi