ZAKİRİN-19- ŞAH-I BAHAUDDİN NAKŞİBENDİ HZ (Hayatı, Evrad-ı Kudsiyesi)
Manage episode 312952126 series 3226945
BAHÂEDDİN NAKŞİBEND HAZRETLERİ (d.718/1318, ö. 791/1389)
ZAKİRİN okumalaramizin bu bölümünde Şah-ı Nakşibendi Hazretlerinin hayatını hatırlayıp, Üstad Hz nin Büyük Cevşen evrad kitabında "Hz Peygamber'den alemi manada ders almış" diyerek cevsenden sonra yer verdiği Evrâd -i Kudsiyesini okuyacağız.
Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Muhammed Bahaeddin Nakşibendi,
Abdülkadir Geylani, Seyyid Ahmet er Rifai, Seyyid Ahmet Bedevi Dört büyük kutupdan biri olarak kabul edilmiştir.
Milyonlarca kişiye hidayet İrfan insan i kamil olma yolunu açan..
Kendisine kadar “Hâcegân” ismiyle tanınan tasavvuf yolunu, nakşettiği silinmez mühürle “Nakşibendiyye” yapan büyük mürşid…
O, Allah muhabbetini ve îman lezzetini kalplere nakşeden bir gönül tabîbi…
Altın Silsile’nin on beşinci mürşid-i kâmili…
Uçsuz bucaksız bir mânevî tasarruf deryâsı, mârifetullah okyanusu…
Her türlü varlık ve benlik illetlerinden arınmış, tevâzu, hiçlik, diğergâmlık ve mahviyet şâhikası…
Hâce Muhammed b. Muhammed el-Buhârî Buhara yakınlarında Kasrıârifân köyünde doğdu.Nesebi, baba tarafından Resûlullah Efendimiz’e, anne tarafından ise Hazret-i Ebûbekir Sıddîk Efendimiz’e ulaşır.
Küçüklüğünde babası ile birlikte nakışçılık yaptığı için Nakşibend lâkabı ile meşhur oldu. Bâzı eserlerde, Nakşibend Hazretleri’nin hafî/gizli zikre uzun süre devam ettiği için kalbine “اَللّٰهُ” lâfzının nakşolunduğu ve bu yüzden Nakşibend (nakşedici) lâkabıyla anıldığı zikredilir.
Bahâeddin üç günlük bebek iken o sırada doğduğu köyde bulunan dedesinin mürşidi Baba Muhammed Semmâsî tarafından mânevî evlât olarak kabul edildi. Semmâsî, beraberinde bulunan müridi Emîr Külâl’i Bahâeddin’in tasavvuf terbiyesi için görevlendirdi.Bahâeddin Nakşibend uzun yıllar Emîr Külâl’in yanında kaldı.
Tarikat âdâb ve erkânını öğrendiği bu dönemde gördüğü bir rüya üzerine, kendisinin doğumundan yaklaşık bir asır önce (1220) vefat etmiş olan Abdülhâliḳ-ı Gucdüvânî’nin ruhaniyetine intisap etti ve Üveysî lakabını aldı. Onun ayrıca uzun yıllar Hakîm et-Tirmizî’nin (932) ruhaniyetinden faydalanması da Üveysîliği ile ilgilidir.Gucdüvânî kendisine dinin emir ve yasaklarına uymasını, ruhsat*lara ilgi göstermemesini, azîmet*lere sadık kalmasını, Hz. Peygamber ve ashabının yolundan gitmesini tavsiye etmiştir. Bu tavsiyeler Bahâeddin’in ruhî hayatında büyük bir değişiklik yaparak cehrî zikirden hafî zikre yönelmesine yol açtı.
Daha sonra Yûsuf el-Hemedânî’nin neslinden Yeseviyye tarikatı mensubu iki Türk şeyh ile ilgi kurdu.Bahâeddin’in mânevî gelişmesinde Yeseviyye vasıtasıyla Türk tesirinin de göz ardı edilmemesi lâzımdır.Arapça, Türkçe ve Farsça’ya vâkıftı.
70 yıllık bereketli ömür devresini tamamladıktan sonra doğum yeri Kasrıârifân a dönerek son yıllarını ve gunlerini müridlerini yetiştirmekle geciren Bahâeddin (2 Mart 1389) pazartesi gecesi doğduğu köyde vefat etti.
Daha sonra gelen İmâm-ı Rabbânî (1624) ve Hâlid el-Bağdâdî (1827) gibi Nakşibendî müceddidleri yeni ve müstakil tarikat kurucuları değil Nakşibendiyye tarikatının muhtelif kollarının kurucuları olarak görülürler.
Nakşibendîlik Bahâeddin’in ölümünden üç nesil sonra Orta Asya Türk kavimleri arasında yayılmaya ve giderek evrensel bir çekicilik kazanmaya başlamıştır.
Bediüzzaman, Nakşibendi Hz ve tarikatı hakkında övücü cümleler kullanır. “Tarikatlerin içerisinde en meşhur ve en yüksek ve cadde-i Kübra tarik-i Nakşibendi dir”.“Ümmetimin âlimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir” hadis-i şerifine mazhar olan büyük âlimleri sayarken, Şâh-ı Nakşibend’in ismini de zikreder...Münafık düşmanların maddî ve mânevî zehirlerine karşı Cevşen ve Evrâd-ı Kudsiye’nin kendisini ölüm tehlikesinden, çok defalar kudsiyetleriyle kurtardığını ... soyler.
51 odcinków